Bu içerikte, Eddie Jones’un Paris’teki bir otel odasında televizyonda gülümsediğini hayal etmek kolaydır. Japonya takımının akşama kadar Fransa ile oynamayacağı için, doğum yeri Avustralya’nın İngiltere’yi mağlup ettiğini izlemek için yeterince zamanı olmuş olmalı. 64 yaşındaki Jones, kendi görev süresinde Twickenham’da görev yaptığı beş yıl önce, İngiltere’nin İskoçya’ya karşı 31-0’lık bir üstünlüğü şaşkınlıkla kaybettiğini hatırlamış olabilir. Sonunda zor bir 38-38 beraberlik elde etmişlerdi. Üzgün bir yüzle Jones, kaybetmenin bir alışkanlık haline geldiğini söyledi. “Zafer beklentisi takımın erişiminden uzaklaştıran sinirler tetiklediğini düşündüm,” dedi. “Bu tekrar eden bir şey,” dedi. “Arka koltukta bazı el bombalarının olduğu gibi ve bazen büyük baskı altında patlıyorlar gibi.” Boot’ta hala zıplayan bazı şeyler olduğu görünüyor. Ve Cumartesi günü Avustralya’ya karşı, zayıflıkların tam bir havai fişek gösterisi vardı. İngiltere maçı iki kez kazanmayı başardı ve sonra, saat derin kırmızıda iken, ölümcül son oyununda yine kaybetti. İlk çeyrekte 12 puan önde gitmişlerdi, oyuncuların iki dakika oynamasına ve kendi yolunda bir vuruşa sahiptiler. Ancak, bir kez daha, oyun Ollie Sleightholme’den uzaklaşan Len Ikitau ve Avustralya’nın yedek kanat oyuncusu Max Jorgensen’ın sevinçle köşeye koşmasıyla onların kontrolünden kurtuldu. İngiltere son dört maçını beş, iki, yedi ve bir puanlık farklarla kaybetti. Kaptan Jamie George, takımının maçları sonuna kadar götürememe sorununun psikolojik bir hata olduğu eski teşhisine direndi. Ancak, baskıyı zaferle aşmadıkça, takımı da teoriden kurtulamaz.
Kaynak: www.bbc.com
Yorumlar kapalı.